19 Mayıs 2016 Perşembe

Nasıl bir LGBTİ hareketi ve queer'in bu harekete katacakları


Bir insan topluma karşı olmak için farklı olmaz; bazı insanlar doğasını muhafaza etmek için topluma karışmak istemezler. Çünkü boğar o şekilde bir yaşam; uymaz yapısına, ters gelir; bazı farklılıkların topluma ters geldiği gibi. Toplumun kabul etmediği farklılıklar arasında da uyumsuzluk olabiliyor. Yani eşcinseller aynı kafadan olacak diye bir şey yok. Bazı LGBTİ'ler heteroseksist bakış açısına göre bir LGBTİ anlayışı benimseyebiliyor; cinsiyetçi ve ahlakçı, bazılarıysa özgürlüğe giden yolun heteroseksizmin farklılıklara hazırladığı şablonla ulaşılamayacağının bilincindedir. Evet bu bir bilinçtir, özgürlük konusunda bilinçli olmaktır. Heteroseksist çoğunluğa ait olunarak ne kadar özgür olunur? Bu bir varolan düzene hapsolmak değil midir? Dışlanmamak da güzel bir şeydir ama dışlanmamak özgürlüğümüzü karşılar mı? Bizim amacımız çoğunluğun seviyesinde bir özgürlük mü olmalı, yoksa evrensel anlamda bir özgürlük mü olmalı? Eğer içinde yaşadığımız kültürün özgürlük seviyesini yeterli buluyorsak, bu alt seviyeden bir özgürlüktür ve tüm farklılıkları ve bu farklılıkların özgürlük anlayışını karşılamaz bu özgürlük seviyesi. Cinsiyetçi ve ahlakçı bir bakış açısıyla da LGBTİ'ler ne haklarına kavuşabilirler, ne de özgürlüklerine. LGBTİ'lerin özgürlüğü; transların biyolojk olarak cinsiyetlerini değiştirmeleri, eşcinsellerin de evlilik hakkı mıdır (bu çok kaba bir örnek oldu, yanlış anlaşılmasın; ayrıntısal da bakabilirsiniz LGBTİ'leirn özgürlük anlayışlaırna)? İşte burada queer anlayışı devreye giriyor... Sistemin bize dayattığı kuralları, yaşam biçimini, özgürlük anlayışını, tek tipliliği, vesaireyi bizim yapımıza uymayabileceği için reddetmek... Acaba bu cinsiyetçi kimlik veya yaşam biçimi anlayışlarını biz ne kadar istiyoruz? Heteroseksist bir öğreti olmasın sakın bu; heteroseksist anlayışın LGBTİ'liğe uyarlanmasından bahsediyorum. Toplumda bir kadınlık ve erkeklik anlayışı var; cinsiyet kimlikleri ve cinsel yönelimler de buna indirgenmiş durumda, farklılıklar da bu indirgenmiş kimliklere kendilerini benzetmeye, hatta bu kimliklere kendilerini hapsetmek için çabalıyorlar. Aslında kimlikleri sorgulamak gerekiyor en başta; cinsiyet kimlikleri nedir? Yani var mıdır gerçekten biyolojik cinsiyet, cinsiyet kimliği veya toplumsal cinsiyet? Bunlar olmasa dünyanın sonu mu gelir, yoksa daha huzurlu mu bir yaşam olur? Bence ikincisi. Ben gerçekten cinsel kimliklere inanmıyorum. Benim bir benliğim var ama bunun cinsel kimliksel bazda kategorileştirilmesi saçma gerçekten bana göre. Nedir gerçekten insanın kendini erkek veya kadın hissetmesi, toplumun bize yüklediği roller nedir; gerekli midir, fuzuli midir sorgulamak gerekiyor. Ben gerçekten biyolojk cinsiyete bile inanmıyorum. Benim cinsel organımı toplumsal algılara göre kimse anlamlandıramaz, ona bir çerçeve çizemez... Topluma göre onun bir anlamı veya bir işlevi, bir yükümlülüğü veya kişiye hissettirdiği duygular olabilir ama ben biyolojik yapımı toplumun algısına, anlayışına göre anlamlandırmak, bedenime o anlama göre bir şeyler hissettirmek zorunda değilim. Bir penis bana göre bir vajinam varmış gibi de his yaratabilir, veya toplumun algıladığı şekilde bir organ olmayabilir de... Belki bu tür kategoriler kişilerin yaşamlarını kolaylaştırıyor olabilir ama en azından benim özgürlüğüme ters. İşte bu noktada, özgürlük mücadelesinde farklılıkların yolları da yol ayrımına girebiliyor birlikte yürümeleri gerekirken. Çünkü bazı farklılıkların yolu heteroseksizme çıkıyor, bazılarınınkinin hedefsiz bir yolu olabiliyor. Çünkü özgürlüğün bir varış noktası yoktur. Çünkü özgürlük değişkenliği gerektirir ve her gün insan yeni bilgilerle, yeni keşiflerle bir noktaya varmaksızın hareket halinde olabilir. Benim özgürlük anlayışım yaşam sürecinin bir kesitidir kendimi o an nasıl hissettiğime göre gerçekleştiridiğim. Doğada kalıpsallık diye bir şey olamaz. Doğada tek tiplilik yoktur. Küçük nüanslarla da olsa birbirinden farklı olabilir, birbirinden ayrılabilir her şey. Niye ben küçücük de olsa renklerimi çoğunluğunkine benzeteyim? Bu bana veya bize ne kazandıracak? Düzen dediğimiz şey gerçekten düzen midir, yoksa insannın doğasını bozan bir şey midir? Aslında ne kadar özgürlük istediğimizle, veya özgürlük anlayşımızın belli kalıplara koşullanmasıyla alakalı hareket noktamız. Ama o hareket noktasının özgürlük babında ne kadar kısa veya uzun vadeli ve bize ne kadar gerçek anlamda güzel şeyler yaşatacağını iyi kestirmek gerekiyor. Özgürlük anlayışını geliştirebilmenin insanın elinde olduğuna inanıyorum ben. Yani dayatılanlara karşı kendimiz olmak için mücadele edebilme şansımız ve hakkımız var. LGBTİ hareketinin bizi özgürlüğe götürebilmesi için öncelikle düşünsel anlamda zincirlerimizi kırmamız gerekiyor ki uygulamasını doğru şekilde yapabilelim. Queer kavramının LGBTİ'leri özgrülük yoluna sokabileceğine inanıyorum. Özgrülük mücadelemizi queer kavramı üzerinden şekillendirmemiz gerekiyor. Yoksa özgürlük anlayışımız heteroseksizme koşullanmış bir özgürlük anlayışından öteye geçemez ve bizi mutlu edemez; mutlu olduğumuzu zannedebiliriz ancak. Çok kısa zamanda queerli günlerde görüşmek üzere, diyorum... Kabuk değişimi, yeni bir ortam, yeni bir mekan, daha çok beyin fırtınalarının koparıldığı toplantılar, her toplantının bir konu üzeirnden atölye çalışması şeklinde işleyişi, LGBTİ hareketinin toplumsal bir hareket olması gerektiğine dair inanç, vesaire... İlk toplantımız da "Nasıl bir LGBTİ hareketi ve queer'in bu harekete katacakları" üzerinden olacak... Görüşmek üzere...

Sosyal medya buluşma platformlarımız

https://www.facebook.com/LgbtiQueer-Denizli-958993067493269/
https://twitter.com/denizliglbt
http://gquuer.blogspot.com.tr/

Not: Queer kavramı sadece cinsel kimlik farklılıklarını değil, tüm ötekileştirilmişleri kapsayan bir kavram olduğu için herkes açık olacaktır...

Not: 2 Bana Türkiye'deki LGBTİ anlayışı hiç ama hiç queersel gelmiyor. Herkes heteroseksist, herkes ahlakçı, herkesin topluma ve toplumsal değerlere bir ait olma çabası ve bu aidiyet üzerinde bir varoluş mücadelesi var. O yüzden queer diyorum...

İlk queer toplantımız 28 Mayıs'ta

"Nasıl bir LGBTİ hareketi ve queer'in bu harekete katacakları"nı konuşacağımız ilk toplantımız 28 Mayıs 2016 tarihinde Cumartesi akşamı saat 20:00'da Meserret Sokaktaki Alaçatı Kafe'de yapılacaktır. Sadece LGBTİ'lerin değil, kalıpsal tek tip düşünce ve yaşam biçiminin karşısında duran herkesin katılacağı bir toplantı olacaktır. Katılımlarınızı bekliyoruz. Toplantı mekanı, LGBTİ dostu bir mekandır ve onların bize kucak açmaları ve desteğiyle gerçekleşecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder