18 Ocak 2016 Pazartesi

Kuralları yıkan akım; cinsiyetsizlik dönemi

Jaden Smith’in Louis Vuitton kadın kampanyası için poz vermesiyle birlikte, kadın-erkek ayrımını kabul etmeyen akışkan cinsiyet kavramı bir kez daha moda dünyasının gündemine oturdu

Will Smith ve Jada Pinkett Smith’in 17 yaşındaki oğulları Jaden, bir süredir medyanın ilgi odağı. Etek giydi, elbise giydi, geleneksel bakış açısıyla, sokağa kadın kıyafetleriyle çıktı. Sebebi sorulduğunda kıyafetlerinin “kadın kıyafeti” değil, yalnızca “kıyafet” olduğunu söyledi, bu tür etiketlerden hoşlanmadığını belli etti. Ve bu hafta, Louis Vuitton 2016 ilkbahar-yaz kadın giyim kampanyasının yüzü olarak karşımızdaydı.

Aslına bakarsanız “akışkan cinsiyet” (gender-fluid) kavramının Moda ve stille ifade edilen tarafı, çok
yeni olmadığı gibi, bize de çok yabancı değil. Ne de olsa Jaden Smith’in işlemeli eteğinden, püsküllü bluzundan ve parlak ayakkabılarından çok önce, hayatımızda Zeki Müren’in platform topuklu çizmeleri, mini etekleri, otrişleri, parıl parıl kıyafetleri vardı. Yeni olan, kadın-erkek ayrımını kabul etmeyen akışkan cinsiyet kavramınının bir pazarlama tekniği olarak da kullanılmaya başlaması.

Cansız mankenler artık cinsiyetsiz

Geçtiğimiz birkaç yıl içinde üniseksle başlayıp androjene doğru uzanan farklı tanımlamalarla, toplumsal cinsiyet kimliklerinin sınırları buharlaşırken, 2015’te moda dünyasında bu buharlaşmayla ilgili pek çok gelişme yaşandı. Ameliyatla kadın olarak Caitlyn adını alan eski olimpiyat şampiyonu Bruce Jenner, yalnızca yaptıkları ve söyledikleriyle değil, giydikleriyle de çok takip edilir hale geldi. “Androjen model” olarak hayatımıza giren Andrej Pejic cinsiyet değiştirme ameliyatının ardından kozmetik markası Make up Forever’ın yüzü oldu. Los Angeles’ta trans bireylerden oluşan bir modellik ajansı açıldı. Acne Studios markasının kreatif direktörü Jonny Johansson 12 yaşındaki oğlu Frasse’yi, kadın koleksiyonundan parçalarla sonbahar 2015 kampanyasının yüzü yaptı. Gucci, Saint Laurent ve Prada’nın erkek ve kadın giyim defilelerinde modeller benzer kıyafetler içinde yürüdü. İngiltere’nin en büyük mağazalarından Selfridges, kadın ve erkeğin modayı paylaştığı cinsiyetsiz bir alışveriş alanı olan Agender’ı oluşturdu ve cansız mankenler yerine, kadın ya da erkek olduklarına dair bir mesaj vermeyen heykeller kullanıldı.

Şimdi, İngiltere ve Amerika’daki pek çok hazır giyim markası, kıyafetlerdeki kadın ve erkek beden ölçülerini nasıl ortak bir noktaya çekebileceklerini ve alışverişi kolaylaştırabileceklerini konuşuyor. Zira trend tahminlerine bakılırsa, artık tüketim alışkanlıklarının belirleyicileri, geleneksel demografik öğeler değil, kimlikler. Ve bu kimlikler, özellikle toplumun belirlediği kadın-erkek rollerinin ya da cinsiyet sınıflandırmalarının ötesine geçerek kuralları yıkıyor, kalpten kalbe akışlarla, alkışlarla yaşıyor.

Öncüsü David Bowie

Akışkan cinsiyet kavramı moda dünyasının böylesine odağındayken geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz David Bowie’yi anmadan olmaz. Zira görüntüsüne verdiği önemi kimliğinin en önemli parçalarından biri haline getiren sanatçı, cinsel kimliğin kıyafetler aracılığıyla belirlenmesine yıllar önce karşı çıkarak bu kavrama öncülük etmişti. Onun yarattığı Ziggy Stardust, The Thin White Duke gibi androjen alt kimlikler bugün yeni neslin kültürel ikonlarına ilham vermeye devam ederken, moda dünyasına bıraktığı miras da varlığını podyumlarda gösteriyor. Geçtiğimiz hafta düzenlenen Londra Erkek Giyim Moda Haftası’nın öne çıkan trendleri bunun en iyi kanıtı.

Akışkan cinsiyet  ne demek?

Akışkan cinsiyet kavramı, kadın-erkek ayrımı kabul etmiyor. Yani “akışkanlar” bir gün kadın, ertesi gün erkek gibi giyinip öyle hissedebiliyor, bir erkeğe de kadına da âşık olabiliyor. “Kendimi erkek veya da kadın olmakla bağdaştıramıyorum, partnerimin de bağdaştırması gerekmez” diyen Miley Cyrus ve Avustralyalı model Ruby Rose, son zamanların en popüler akışkanlarından.

Ayşim Özgür - Milliyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder